BEHDİNAN – Komalên Ciwan Koordinasyon üyesi Firaz Garzan sürece dair ajansımıza açıklamalarda bulunarak gençliğin dönem görevlerini ve işgalci Türk faşizmine karşı eylem hattını değerlendirdi. Firaz Garzan son dönemde gençlik ve genç kadın üzerinde artan taciz, tecavüz ve uyuşturucu politikalarına değinerek ailelerin çocuklarını tüm üniformalılardan uzak tutmaları gerektiğini vurguladı.
Komalên Ciwan Koordinasyon üyesi Firaz Garzan konuşmasında “Tecirite ve Faşizme Son Özgürlüğü Sağlama Zamanı” hamlesi çerçevesinde şehadete ulaşan Nucan, Esmer başta olmak üzere Hüseyin Malatya ve Yılmaz Dersim’i ve tüm şehitleri saygıyla anarak 21 yıldır Halklar Önderi Abdullah Öcalan üzerinde eşine rastlanılmayan bir tecrit söz konusu olduğunu belirtti. Halklar Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki bu tecritin bir bütünen sadece Önder Apo’ya yönelik değil gerilla ve Kürt halkı başta olmak üzere Ortadoğu’da yansımasını bulduğunu ve bir bütünen dünyayı etkileyen bir tecrit söz konusu olduğunu dile getiren Komalên Ciwan Koordinasyon üyesi Firaz Garzan konuşmasına şöyle devam etti;
”Bu tecritle amaçlanan Kürt halkını ve mücadele güçlerini esir alma, teslim alma aslında Önder Apo’nun düşünce ve felsefesinden uzak tutma Önderliğin düşüncelerini engelleme amaçlanıyor. Böylece toplum denetime alınmak, soykırımdan geçirilmek isteniyor. Böylesi bir tecrit söz konusudur. Tecriti böyle ele alıyoruz.
‘PKK ve PAJK’lı tutsakları eylemlerinden dolayı selamlıyoruz’
Önder Apo üzerindeki tecrit gençlik olarak temel gündemimizde yer almaktadır. Belki de bu anlamda gençlik olarak temel ve esas gündemimiz Önder Apo üzerindeki tecriti sonlandırma Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlama olacaktır. Bu temelde gençlik, dinamizmiyle, ruhuyla çalışmalara katılacak üzerine düşen tarihi rol ve misyonu yerine getirerek Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlayacaktır. Şüphesiz bu anlamıyla yeterli bir mücadele sahibi olabilseydik bu süreçte zindan direnişçileri belki de bu kadar ağır koşullarda böylesi bir eyleme gerek duymayacaktı. Fakat yeterli mücadele yürütemediğimizden kaynaklı zindan direnişçileri böylesi bir tarihsel sorumluluğu üzerlerine alıp açlık grevi eylemi başlatmışlardır. Tarihimizde zindan direnişleri zafer çizgisini temsil etmektedir. Bu anlamıyla zafere ulaşacağına inanıyoruz. Biz tüm açlık grevine giren PKK ve PAJK’lı tutsakları eylemlerinden dolayı selamlıyoruz, başaracaklarına inanıyoruz. Gençlik olarakta bu süreçte gençliğe layık, tarihi sorumluluklarımızın bilinciyle harekete geçecek ve özgürlüğü sağlama hamlesinde öncü rolümüzü oynayacağız. Bu temelde örgütlenme çalışmalarına yüklenerek hamleyi başarıyla sonuçlandıracağımıza inanıyoruz.”
Firaz Garzan Batman’da yaşanan olaylara değinerek şu değerlendirmelerde bulundu;
”Şüphesiz faşizmin en çok kendini ayakta tutabilmesinin kaynağında daha çok saldırarak ayakta durma vardır. Faşizm ve düşman olgusunda bu vardır. Düşmandır, saldıracaktır, yok etmek isteyecektir. 2014 tarihli çökertme planı hala devrededir. Kürdistan gençliği başta olmak üzere Kürt halkı soykırıma uğratılmak istenmektedir. Düşman saldırıyor, baskı kuruyor. Toplumu sindirmek, iradesini kırmak istiyor. Düşman olgusunu iyi ele almak gerekiyor. Sadece baskılar var, faşizm saldırıyor demek protesto ya da basın açıklamaları ile yetinmek, hoşnutsuzluğunu dile getirmek olmamalıdır. Daha aktif rol ve misyon oynanmalıdır. Gençlik özellikle dinamizmiyle, ruhuyla faşizme gereken cevabı vermelidir. Faşizm ancak ancak direnişle kırılabilinir. Öteki türlü bekle-gör ile faşizm geriletilecek, kaybettirilecek bir durumda değildir.
Faşist uygulamalar başta tecavüz, öldürme, katliam, fuhuş, uyuşturucu vb. özel savaş yöntemleriyle adeta gençlik kuşatılmak, iradesi kırılmak ve var olan tarihsel rol ve misyonundan çıkartılmak isteniyor. Kürdistan’da bu politikaların hepsi faşist politikalar çerçevesinde devrededir ve bu özel savaş politikalar bilinçli yapılıyor. Kürdistan’da yapılan bütün tecavüzlerin altında kontra faaliyeti olduğu açığa çıkmıştır. Öyle bilinçsizce, kendini bilmez birkaç kişinin uygulamaları değildir. Devlet eliyle, birebir planlanan politikalar çerçevesinde hayata geçirilmektedir.
‘Kürdistan halkı çocuklarını üniformalılardan uzak tutmalıdır’
Batman’da, Siirt’te Kürdistan’ın birçok yerinde bu uygulamalar adeta çığrığından çıkmıştır. Böylece başta genç kadınlar olmak üzere tüm gençliğin iradesi kırılmak, teslim alınmak isteniyor. Gençlik esas gündeminden, esas rol ve misyonundan uzaklaştırılmak isteniyor. Uyuşturulmuş bir gençlik yaratılmak isteniyor. Nasıl, neden yaşadığını bilmeyen bir gençlik oluşturulmak isteniyor. Bu politikaları yürütenlerin çoğu üniformalıdır. Başta Kürdistan halkı olmak üzere Türkiye halkı çocuklarını üniformalılardan uzak tutmalıdır. Devletin tüm memurları potansiyel tecavüzcüdür. Faşizm de bu temelde güdülere dayalıdır. Faşizim politikaları içerisinde ya tecavüzcü olur ya da faşizm politikalarında tecavüze uğrar. Faşizmin kendini dayandırdığı temel olgulardan biri güdülerdir. Bu anlamıyla Kürdistan’daki bütün ailelerimiz devletin memurlarından, öğretmenlerinden, muhtarından, polisinden, askerinden uzak durmalıdır.”
Tüm üniformalılar, tüm devlet memurları potansiyel değil birebir tecavüz politikalarını yürüten kişiler olduğunu dile getiren Komalên Ciwan Koordinasyon üyesi Firaz Garzan yaşananların bir kaç vaka olarak ele alınmaması gerektiğini vurguladı. Bu tür politikaların toplumun geneline yayılmak istendiğine dikkat çeken Firaz Garzan şöyle devam etti;
”Kürdistan’da bütün politikalar bu çerçevede yürütülüyor. Katledilenler öyle bir adli vaka değildir. Katledilen birçok olay da eşelenirse kontra faaliyeti olduğu açığa çıkacaktır. Bu yüzden faşizm niye saldırıyor, faşzim böyle yapıyor dememek lazım. Sadece kınamakla, basın açıklamasıyla faşizm kırılamaz. Daha aktif, daha öncü bir rol oynanarak daha toplumsal eylemsellikler geliştirilerek topyekün bir mücadele ile faşizm kırılabilir. Bu kadar faşist saldırılar var, değerlerimize bu kadar saldırı var, şehit mezarlarımıza bu kadar saldırılar var, Önder Apo üzerinde bu kadar baskı var, gerilla’ya bu kadar saldırılar var, biz soruyoruz gençlik ne yapıyor? Tarihi rol misyonuna sahip çıkmalıdır. Öncülük rolünü her alanda yerine getirmelidir. Sadece gençlik çalışmaları ile değil, sadece gençlik ile sınırlı değil, tüm topluma tüm ailelere ev ev bu direniş taşınmalıdır. Gençlik bu direniş bilincini topluma taşırmalıdır. Toplumu bu temelde harekete geçirmelidir. Eğer böyle harekete geçerse faşizm kırılabilinir, özgürlük sağlanabilinir.
Düşmanı, düşman faaliyetlerini sadece askeri saldırılar, askeri baskılar, tutuklamalar olarak ele almamak gerekiyor. Gençlik olarak kapitalist yaşama ret ölçülerimiz geliştiği oranda biz hem Kapitalist Modernite yaşamına cevap olabiliriz. İlke ve ölçüleri yaşamımızda aktifleştirerek faşizmi kırabiliriz. Yaşamda mücadeleyi kazanırsak düşmanımız öyle güçlü bir düşman değildir. Tarihinde hiçbir döneminde bu kadar zayıflamış, tecrit olmuş, deşifre olmuş bir konumda değildir. Bugün tam tersine AKP-MHP faşizmi tüm politikalarıyla tüm uygulamalarıyla başta Ortadoğu’da olmak üzere dünya halkları nezdinde deşifre olmuştur. Dünya ve insanlık kabul etmemektedir. Ortadoğu halkları faşist T.C saldırılarını kendine tehdit olarak görmekte ve tepkilerini ortaya koymaktadır.”
Birleşik Gençlik Meclisi’nin kuruluşunu değerlendiren Komalên Ciwan Koordinasyon üyesi Firaz Garzan böyle bir oluşumun toplumu örgütleyen ve bilinçlendiren bir oluşum olması gerektiğini belirtti. Firaz Garzan Birleşik Gençlik Meclisi’nin ilanını hem tarihsel hem de güncele hitap eden bir adım olarak değerlendirdiklerini dile getirerek şöyle devam etti;
”Gençlik olarak faşizmin topyekün saldırdığı böylesi bir ortamda Birleşik Gençlik Meclisleri’nin kurulup ilan edilmesini anlamlı buluyoruz. Hem tarihsel hem de güncele hitap eden bir adım olarak değerlendiriyoruz. Önemli bir çalışmadır. 68 kuşağından günümüze kadar oluşan özellikle Deniz Gezmiş’lerden, Mahir Çayan’lardan günümüze kadar gelen bu geleneğe sahip çıkılmasını değerli buluyoruz. Faşizmin topyekün saldırdığı böylesi bir ortamda birlikte mücadele yürütülerek faşizm geriletilebilir, yenilgiye uğratılabilir. Birleşik Gençlik Meclisi’nin çalışmalarında daha aktif olacağına, toplumun bütününü örgütleyeceğine inanıyoruz. Toplumu bilinçlendiren, harekete geçiren, halk serhıldanlarını örgütleyen bir çalışma olmasını temenni ediyoruz. Birlikte mücadele yürüterek başaracaklarına inanıyoruz. Bu anlamda çalışmalarında başarılar diliyoruz.
Gençlik olarak özellikle sanal medya kullanımına ilişkin birkaç şey belirtmek gerekiyor. Önder Apo, sanallığı toplum kırımın başka bir boyutu olarak değerlendirdi. Pratikte soykırım politikaları yürütülürken sanal medyanın özellikle bu kadar teşvik edilmesi bu anlamıyla özel savaş politikasıdır. Gençlik olarak sanal medya örgütlenme aracı olarak kullanılabilinir. Fakat şuan da bilinçsizce kullanılan bu alan gençliği özünden koparan, gerçeklikten koparan bir durumu ifade etmektedir. Faşizm sanal medyada yazılan yazılarla atılan birkaç Tweet ile yenilgiye uğratılamaz. Düşman da gençliğin sanal medya kullanarak var olan kinini öfkesini orada yatıştırmasını istemektedir. Sanal medya bu anlamıyla özel savaşın bir amacı olarak kullanılmaktadır. Sanal medya devrimciliği olmaz. Devrimcilik toplum içerisinde, topluma öncülük yapılarak, faşizme can alıcı darbeler vurularak yapılabilinir. Daha aktif mücadeleye katılarak ve yoğun bir emek ile olur. Devrimci olmak zoru başarabilmek değil midir? Gençlik kendini toplum içerisinde örgütlemeli, toplumun düşmana karşı biriken öfkesini doğru kanalize etmeli ve halk serhıldanlarına evriltebilmelidir.
‘Faşizm toplumu nefessiz bırakmak istiyor’
Yurtsever ve devrimci gençlik tarihsel rol ve misyonuna sahip çıkacaktır. Faşizmin topluma nefes aldırmadığı, toplumu nefessiz bırakmak istediği böyle bir ortamda kendini doğru örgütleyerek, doğru eylem hattını oluşturarak cevap vereceğine inanıyoruz. Özellikle kültür alanında kendini örgütlemelidir. Kendi müziğini, kendi sanatını yaratabilmelidir. Popüler kültürden uzak kendi öz değerlerini kültürünü yansıtmalıdır.
Gençliğin bu sürece doğru cevap verebilmesinin doğru eylem hattı oluşturabilmesinin temelinde özellikle eğitim çalışmaları önem kazanmaktadır. Kendini eğiten gençlik bu sürece cevap olabilir. Düşmanı iyi okuyabilen gelişmeleri doğru okuyabilen gençlik bu sürece cevap verecektir. Önder Apo düşünce ve felsefesiyle kendini donatmayan hiçbir politika kendini yaşatamayacak ve yenilgiye mahkum olacaktır. Gençlik Önder Apo düşünce ve felsefesini Kürdistan’da ve Türkiye’de bulunan tüm gençlere ulaştırabilmeli ve bununlada yetinmemeli toplumun tamamını örgütlemelidir.
‘Son olarak gençlik yerini gerilla saflarında almalıdır’
Gençliğe yakışır mücadele gerilla saflarıdır. Bugün en aktif mücadelenin yürütüldüğü alan gerilla saflarında olmaktadır. Özgürlüğü sağlama hamlesine öncülük yapan gerilladır. Gençlik bulunduğu tüm alanlarda kendini örgütleyip faşizme cevap olmalıdır. Fakat en aktif olan alan gerilla saflarında yerini almalıdır. Böylelikle gerilla saflarında öncü rolünü oynayabilir. Gençliğe yakışanda gerilla saflarında yerini almak ve faşist soykırımcı T.C devletine en güçlü cevabı vermek olacaktır.”